Denizli Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğrencileri, öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Kaya yönetiminde Alaşehir’de deprem araştırması yaptı. Depremin zamanlamasına ilişkin tahmin olanağı sağlaması amacıyla açılan 40 metre uzunluğunda, 5 metre derinliğindeki fay hendeğinde incelemeler yapan öğrenciler, önemli bilgiler edindi.
Manisa’nın Alaşehir ilçesine gelen Pamukkale Üniversitesinin Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğrencileri, Yeniköy Mahallesi mevkisinde yer alan, 40 metre uzunluğunda ve 5 metre derinliğinde açılan fay araştırma hendeğinde, ’Alaşehir Fay Zonu’nun Yeniköy Fay Segmenti hakkında araştırmalarda bulundu. Bölgedeki tehlikeli fayların nereden geçtiğini ve beklenen depremin zamanlamasına ilişkin tahmin yürütmesine olanak sağlaması amacıyla açılan hendekten numune alan öğrenciler, Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü ve TÜBİTAK’a analizleri yapılmak üzere gönderildi. Öğrenciler daha sonra ’Sıyrılma Fayları’nın en iyi gözlenebildiği Horzumalayaka Mahallesi ve Karadut civarındaki ’Karadut Sıyrılma Fayı’nda da inceleme yaptı.
Yaptıkları araştırma gezisiyle ilgili bilgi veren öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Kaya, “Yeniköy Mahallesi mevkiinde açılan hendek, öğrencilerimiz ve bizim için bulunmaz bir fırsat. Çünkü böyle bir araştırma yeri ve fırsatı bulamıyoruz. Fay bölgesinde araziler genellikle kullanılır durumda olduğu için araştırma alanı bulmakta zorlanıyoruz. Ülkemizin en tehlikeli deprem hatlarından birisidir burası. Bu fay zonunda tarihsel dönemlerde de büyük depremler olmuştur. 1590’lı yıllarda, 1845’li yıllarda, en son deprem de 1969 yılında 6.5 büyüklüğünde meydana gelen ve yaklaşık 40 kilometrelik yüzey kırığı oluşturmuş ve ciddi hasar vermiş bir depremdir. 1969 Alaşehir depreminde oluşan yüzey kırığının tam yeri tespit edilerek, bunun üzerinde açılan bir hendekteki çalışma yürütülmüştür. Bu hendek açılmasının amacı tamamen geçmişte de hasar verici depremlere sahne olan bu fay segmentinin sismik karakterini ortaya çıkarmaktır. Artık günümüzde bütün depremler en modern aletlerle ölçülebildiği için depremin büyüklüğünde bir şüphe yok. Bizim amacımız insanları korkutmak değil, üzerinde çalıştığımız bu tehdit edici fayları daha iyi tanıyıp önlem alacak zamanı kazanmak, ona göre bir şeyler yapabilmek” dedi.
“Günümüzde depremin tam zamanını söyleme şansımız kesinlikle yok”
Gelecekte oluşması muhtemel depremler hakkında konuşan Kaya, “Alaşehir grabeni yaklaşık 140 kilometre uzunluğunda bir graben. Batı’da Kemalpaşa, Manisa’dan başlayıp en doğuda Sarıgöl’e kadar uzanan, kuzeye dış bükey şekilde 140 kilometrelik bir fay zonundan oluşmaktadır. Türkiye’nin önemli deprem kuşaklarından birisidir. Buradaki Kavaklıdere civarında 1969 depremine ait yüzey kırığı üzerinde çalışma yaptık. Daha sonra hendek çalışması yürütülmüştür. Geçmişte de bir çok deprem ürettiğini tahmin ettiğimiz bu fay segmentinin buradaki özellikleri ortaya çıkarılmıştır. Buradan aldığımız numuneler geçmişte bu fayın oluşturduğu depremlerin zamanını verecek ve neticede deprem tekrarlanma periyodunu ortaya koyabileceğiz. Bunlardaki yer değiştirme miktarlarıyla da geçmişte meydana gelen depremlerin büyüklüklerini tahmin edebileceğiz ve en sonunda depremin karakterini ortaya çıkaracağız. En son oluşan depremden sonra tekrarlanma periyoduna göre bu fay segmenti üzerinde gelecekte olması muhtemel depremin tahmini zamanını istatistiki olarak söyleme şansımız olacaktır ama hiçbir zaman kesinlikle tam zamanını söyleme durumunuz mümkün değildir. Çünkü yer altındaki kayalar ve basınç-sıcaklık şartları, yeraltı suyu durumu gibi homojen ve standart değil, çoğunlukla karmaşık, anlaşılması zor bir yapıda olduklarından dolayı tahminleri güçleştiren olgulardır. Günümüzde depremin tam zamanını söyleme şansımız kesinlikle yok. Elde edilen verilerle sadece bir hava durumu tahmini yapar gibi tahmin edebilmekteyiz. Ötesinde bir şey söylemek çok iddialı olur” ifadelerini kullandı.